4 Ocak 2012 Çarşamba
Avrupa Yavru Çürüklüğü
Gönderen
beeking
zaman:
Çarşamba, Ocak 04, 2012
Yeni Zelanda hariç dünyanın her tarafında ve ülkemizde de görülen bir diğer yavru çürüklüğü hastalığıdır. Hastalıkla ilgili ilk çalışmalar Avrupa’da yapıldığı için bu ad verilmiştir. Hastalığın etmeni Melisococcus pluton adında spor oluşturmayan gram (+) bir bakteridir. Arı larvaları patojen bakteriyi besleyici arıların taşıdıkları besinlerle sindirim sistemine alırlar. Larvanın sindirim sistemine yerleşen bakteriler bağırsakta gelişir ve hastalık etmeni yavru pupa dönemine girdikten sonra dışkı ile petek gözüne atılır. İşçi arılar petek gözlerindeki bu artıkları temizlerken hastalığı sağlıklı larvalara bulaştırırlar. Taşıyıcı durumda olan ergin arılar bu hastalıktan etkilenmezler. Hastalık genellikle mayıs- haziran aylarında yavru yetiştirmenin yoğun olduğu nektar mevsiminin başında görülür. Hastalık nektar kıtlığı ve soğuk hava koşullarında ortaya çıkar. Kovana gelen nektar miktarı en yüksek düzeye ulaştığı zaman hastalığın seyir şiddeti de azalır. Hastalığa yakalanan kovanlarda; kuluçka sahasında yavrulu alan düzensiz ve dağınıktır. Larvalar 3-4 günlük olduğunda hastalığa yakalanırlar. Ölümler genellikle (%90) açık gözlerde meydana gelir. Hastalıklı larva sarımtırak bir renk alır, daha sonra renk kahverengiye döner. Ölü larva bazen petek gözde dik durumda, bazen de erimiş şekilde gözün dibine yapışık olarak kalır. Eğer ölüm göz kapandıktan sonra olmuşsa göz çöker, delinir ve rengi açılır. Ölmüş, fakat işçi arıların dışarı atamadığı larvalar çürür. Çürüyen larvada yapışkanlık ve uzama çok az veya hiç yoktur. Çürümüş larvalar kokuşmuş et kokusundadır. Hastalığa karşı ilk önlem kovanları kuvvetli bulundurmaktır. Çünkü hastalık en büyük tahribatı zayıf kovanlarda yapmaktadır. Avrupa yavru çürüklüğünün ortaya çıkması ile koloni stresi arasında doğrudan bir ilişki mevcut olduğundan koloniler için stres kaynağı olabilecek uygulamalardan kaçınmak, gerekli durumlarda şeker şurubu ile beslemek, kolonide polen yetersizliği oluşturmamak ve genç ana arı ile çalışmak gibi önlemler hastalığın ortaya çıkmasını engeller veya hastalığın olumsuz etkilerini azaltır. Hastalığın tedavisinde oxytetracycline ve grubu antibiyotikler ile eryhromycin kullanılabilmektedir. İlaç tedavisi nektar akımından 3 hafta önce tamamlanmalıdır. Bilinçsizce ve rasgele kullanılan antibiyotiklerin bakterilerde dayanıklılığın artmasına ve balda kalıntıya neden olacağı unutulmamalıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder